hüzün saydamdır
ve kim baksa yüzüne saklayamazsın cam kırıklarını
boş bir pencereye bakar gibi
bir o kadarda acı taşır bakışın
ellerin üşür sonra
ceplerine yitik günlerini doldurmuşsundur çoktan
ellerinide saklayamazsın artık
bu şehri güneş boğar her sabah
tanrının alaycı gülümsemesi
ölümün gölgesiz gelişleri gibi
kanatları kirli güvercinler havalanır taş meydanlarda
üzerinde taşıdığın cesedini alır gidersin
dikenini kendi içine doğru büyüten karanlık dahi acıtamaz gövdeni
yankısı olmayan bir uçuruma fırlatırsın sonra
bu son susuşunun zehriyle çürüyen sesini....